AVM içindeki tiyatro konseptinden şahsen hiç hoşlanmıyorum. Maalesef hemen hemen bütün tiyatro grupların salon sıkıntısı çektiğini göz önünde bulundurursak hiç olmamasından iyidir zihniyeti ile gene de eyvallah modum sonuna kadar açık .
Oyunu bu sene içinde Trump Alışveriş merkezi içinde hiç de fena sayılmayacak bir salonda izledik.
Asıl üzüldüğüm nokta bu oyunu daha önce Genco Erkal tarafından açıkhava tiyatro sahnesine dönüştürülen
Eminönündeki aile yadigarı tarihi Ali Paşa Hanında sahnelendiğinde seyredememiş olmam.
Olsun zararın neresinden dönülürse kardır mantığıyla size de nerede olursa olsun bilet alarak oyunu görmenizi tavsiye etmek isterim.
Yaşamaya Dair,Nazım Hikmet'in diğer deyişle Mavi Gözlü Dev'in 50.ölüm yıl dönümü vesilesiyle bir terzilik işi titizliğinde kurgulanmış müthiş bir uyarlama.
Şairin Bursa Cezaevindeki yaşamını,eşine olan tutku ve özlemini,sürgün yıllarını,evlat ve memleket sevgisiyle vatan hasretini direkt seyirciye hissettiren bir oyun.
Piyano ve viyolonsel eşliğinde Fazıl Say, Zülfü Livaneli, Cem Karaca,Timur Selçuk gibi bestecilerin Nazım şarkıları diyaloglar arasında seslendiriliyor.
Cem Karaca'nin "Beni Bekleme Kaptan" şarkısı çaldığında ise ne yalan söyleyeyim göz yaşlarımı tutamadım. Benim için çok özel bir şarkıdır. Bu oyunda da anlamı büyük olduğundan bayağı bir içimizi titretti.
Ben oyunun tek kişilik olduğunu sanıyordum. Ve sevgili Tülay Günal ile de böylece tanışmış olduk. Evet oyun 2 kişilik.
Tülay Günal'a bayıldık dersem abartmış olmam. Oyunu tabii ki de Genco Erkal'ın sözle bile ifade edilemeyecek kadar güzel karakter adaptasyonu götürüyor ama sanki Tülay Günal'ın performansı başka bir deyişle bülbül gibi sesi ile şarkı söylemesi olmasaymış bir şeyler yarım sanki eksik kalırmış .
O gece müthiş vakit geçirdik. Hayatı sevmenin önemini bir kez daha gördük. Ne hayatlar yaşanıyor ya da yaşanmak zorunda kalınıyor da biz hayatın neresindeymişiz dedik.
Bugün benim doğum günüm. Bu nedenle,bu yazıyı bize yaşamı sevmenin ne kadar önemli olduğunu hissettirdiği için ve Mavi Gözlü Dev'in bu müthiş mısralarını paylaşmak için yazmak istedim.
Şiiri hiç bilmeseniz de sanki Nazım'ın kaleminden döküldüğünü hissettirecek kadar da ona özgü bir üsluba sahip.
Şubat ayı içerisinde oyunu izlemek isterseniz Dostlar Tiyatrosu'nun linkine ve oyun tarihlerine buradan ulaşabilirsiniz.Lütfen tık tık:) http://www.dostlartiyatrosu.com/
Herkesin yaşama sevinci her koşulda daim olsun inşallah:)
YAŞAMAYA DAİR
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela,yani, yaşamanın dışında
ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,yani,bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,yani o derecede,öylesine ki, mesela kolların arkadan, sırtın duvarda,yahut
kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin,hem de yüzünü bile
görmediğin insanlar için,hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile,mesela
zeytin dikeceksin,hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın
için,yaşamak yanı ağır bastığından.
Diyelim ki,ağır ameliyatlık hastayız,yani, beyaz masadan, bir daha kalkmamak
ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken
gitmenin kederinibiz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi
fıkrasına,hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son
ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orada ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun
kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de
çıldırasıya merak edeceğiz belki
yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye
yakın,daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir
kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.Yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç
ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir
yıldız,hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir
yaldız zerresi yani,bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir
buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir
ceviz gibi
yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak
mahzunluğu şimdiden.Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...
3 yorum:
Yasama sevinci yuksek oyunlari seviorum ben de aciman. Genco erk icin bile gidilir sadece bu oyuna
Muthis canim muhakkak git cok seversin sen
Genco Erkal'ı ilk kez izledim canlı olarak ve çok etkilendim. Herkesin gitmesini tavsiye ederim ben de..
Yorum Gönder