6 Nisan 2014 Pazar

İSTANBUL EFENDİSİ



Uzun süredir gitmeyi planladığım İstanbul Şehir Tiyatrolarının 2008-2009 yılından beri sergilediği ve kapalı gişe olan oyunculuğun,dansın ve şarkıların önde olduğu İstanbul Efendisi müzikalini paylaşmak istedim bugün size.

Benim radarıma iki sene önce girmişti oyun. Ne zaman niyet etsem bilet almak için bir türlü bulamadım. Çok sıkı takip etmek gerekiyor oyunu çünkü her ay biletler çıkar çıkmaz aynı gün içinde tükeniyor. Ve o ay içerisinde bildiğim kadarıyla sadece iki yada üç temsil oynadığından sıkı takiple yakalamanız gerek.



Her ne olduysa kısmet olmadı. Ya bana ya da beraber gideceğim arkadaşlarımın programına uymadı ya da bilet kalmadı cevabı ile karşılaştık. Ama bu sene sürpriz bir şekilde çok sevdiğim bir arkadaşım Mart ayı biletleri satışa çıkar çıkmaz ilk gün bize bilet aldı ve sonunda oyunumuza kavuşmuş olduk.

Gelelim İstanbul Efendisi oyunun sizin için hatırımda kalan nüanslarına:

Türk tiyatrosunun büyük ustalarından olan Müsahipzade Celâl’in (1868-1959) eseri olan oyun
eleştirel özelliği nedeniyle oynandığı her dönemde büyük ilgi görmüş.

İki perde ve süresi iki saat kırk beş dakikalık bir oyun olmasına rağmen sizi temin edebilirim ki hiç sıkılmadan çok gülerek hatta bayağı eğlenerek izliyorsunuz.

Orkestra ve oyuncuların performansıyla müziğin ve dansın iç içe geçtiği görsel bir ziyafet bekliyor sizi. Klasik tiyatro oyunu gibi başlayan oyun bir süre sonra izleyenlerin de alkışlarla eşlik edip şarkıları beraber söylediği bir hale dönüşüyor.

Makyaj ve kostümlerin farklılığı ile beraber ister istemez sizde kendinizi oyunun akışına ve hızlı dinamiğine kaptırıyorsunuz.


Benim için oyundaki tek kusur eski İstanbul'un bütün kültürlerini seyirciye yansıtmak adına olan sahneleri olduğundan fazla uzun tutmaları idi. Bu nedenle oyunun kurgusu biraz yavaşlatılmış.

Ermeni, Rum,Yahudi ve Müslümanların kardeşçe yaşadıklarının bol bol hissettirildiği ve normalde Türkçe olarak söylenen bir şarkının gayri müslim rolündeki oyuncular tarafından Yunanca ve Ermenice söylenmesi pek keyifli idi.

Hıdırellez,dilek ağacı,gibi geleneklerin de oyunda bol bol yer verilmesi hoş idi.


Hocacılık ve cin kavramları gibi batıl inanca kapılmış insanları akıl yoluyla hizaya getirmeyi o kadar naif ve eğlenceli halde sunmuşlar ki ister istemez günümüz olayları ile kıyaslama yapmadan edemedik.

Birinci perdenin sonunda tüm oyuncuların beraber "Sakın Geç Kalma Erken Gel"şarkısı, sözleri itibari ile oyunun gidişatına göre çok uyumlu bir şarkı olmuş.

İkinci perdenin açılışında da tüm oyuncuların salonun içinden geçerek seyircileri "Arabaya Taş Koydum" şarkısına eşlik ettirtip sahneye çıkmaları ise salonun enerjisini yükselten unsurlardan biri oldu.

Son olarak da falakaya yatırma sahnesinin “Çile Bülbülüm Çile” şarkısı eşliğinde olması hem çok komik hem de çok akıllıca idi. Sahnede tüm oyun boyunca canlı performans yapan orkestra da finalde seyirciden uzun uzun alkış aldı.

Sahne sanatlarını seviyorsanız kaçırmayın derim. Çok keyifli, oyunculukların ön planda olduğu ve enerjisinin de yüksek olduğu bir oyun İstanbul Efendisi.

Bilet almak ve ilgili oyunun tarihleri için lütfen tıktık.

Bir güzel haber ise sanırım yaz sezonunda bu oyun Harbiye Açık Hava Tiyatrosunda gösterilecek. Açık havada ise bir ayrı keyifli seyir olur diye düşünüyorum.

Aciman'ın Sanat Güncesi olarak açık ara tavsiye ederiz :)

2 yorum:

Trendydolap dedi ki...

Gorseli baya basarili. Ins ekim ayinda tiyatrolara kaldigim yerden devam ederim aciman. Cok guzel yazmissin eline saglik

Aciman'ın Sanat Güncesi dedi ki...

Canım cok tesekkurler aynen ekimde gene beraber gidecegiz bir suru güzel oyuna operim kocaman

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...