16 Ocak 2012 Pazartesi

ZENNE


Cumartesi gecesi uzun süredir vizyona girmesini beklediğim, hatta geçen hafta yazılarım arasında çok kısa da olsa biraz bahsettiğim "Zenne" filmini seyrettim. Filmle ilgili şahsi görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

"Zenne" şu an Türkiye'de Türk sineması adına yapılmış en net,en iyi toplumsal mesaj veren filmlerden biri ve konusu itibari ile de inanılmaz yazılı ve sözlü basında gündemde.

Öncelikle bu film için uluslararası festivallerde seyrettiğim ve keşfettiğim o bağımsız Avrupa filmleri havasında olduğunu dile getirebilirim. Oyunculuklar, kostümler, çekimler filmin ağır konusu altından sıyrılıp yüz üstüne çıkıyor.

2008 yılında babası tarafından eşcinsel olduğu için öldürülen Ahmet Yıldız'ın gerçek hikayesinden uyarlananan filmde töre kuralları, nefret cinayetleri, bastırılmış kalıplar altında kimlik arayışları, farklı olmanın getirdiği toplumsal yasaklar, askerlik, aile yapıları ve bunun yetişen gençleri nasıl etkileyip, nasıl bir birey olarak yaşamaları ve son olarak da bu insanların yaptıkları seçimler ve sonuçlarıyla ilgili. Bu tip toplumsal yaralarımızın yanı sıra çok küçük bir porsiyonda da olsa kız çocuklarının hala bir birey sayılmadığını gösteren sahnelerde mevcut.

Ama yazmadan edemeyeceğim en önemli unsur annelerimizle ilgili.

Filmde tamam başrol oyuncular konuyu o kadar derin ve güzel işliyorlar ve toplumsal bir sürü kanayan yaramızla ilgili direkt mesajlar veriyorlar ama filmde ki iki ayrı anne rolü bence filmin anlatmak istediği ve vermek istediği mesajların tetikleyici unsurlarını oluşturuyor.

Bizi yetiştiren insanlar, ailelerimiz kutsal. Evet ailelerimizi seçemiyoruz, kim olacaksak hayatta onu gerçekleştiriyoruz veya kimlik arayışlarımız sürüyor ama annelerimizin bizde ki etkileri çok büyük.

Bir tarafta Ahmet Yıldız karakterinin annesi ve aile yapısı diğer tarafta Zenne rolündeki Can karakterinin ailesi ve anne figürü. Filmi izlerseniz bu iki anne rolüne dikkat etmenizi rica ederim. Beni hem çok duygulandırdılar hem de çok etkilediler. İki anne rolünde iki oyuncu da muhteşem iş çıkarmış. Tilbe Saran'ın oyunculuğuna şapka çıkartmamak imkansız zaten.

Filmin kostüm ve müziklerine de bayıldım. Özellikle dans koreografları ünlü Alman dans topluluğu "Pina Bausch" ekibi tarafından hazırlanması çok etkiledi beni. Pina Baush, Alman kökenli dünyaca kabul görmüş çok yenilikçi ve başarılı bir koreograf ve dans topluluğudur.  Bu seneki film festivalinde gösterilen üç boyutlu "Pina" belgeselini öyle büyük bir zevkle seyrettim ki "Zenne" filminde tek doyamadığım ve daha çok dans sahnesinin olmasını istememdi açıkçası.

Bu ödüllü film için emeği geçen herkesin eline sağlık diyorum.









Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...